A B C Ç D E F G H I i J K L
M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z


S


Saat,kılıç,anahtar vs ucuna takılan
zincir.:KÖSTEK



Saat,pusula gibi araçlarda,üzerinde yazı
rakam veya başka işaretler bulunan düzlem.:KADRAN



Saatleri çalıştıran yay.:ZEMBEREK



Saatte binlerce baskı yapabilen bir tür
baskı makinesi. : ROTATİF



Sabah namazını ortalık ağarıncaya kadar
geciktirme.:İSFAR



Sabah ve öğle arası. :  KUŞLUK



Saban demirinin toprakta bıraktığı iz.
: ÇİZİ



Sabanı çeken hayvanı dürtmek için
kullanılan ucu sivri yada çivili uzun değnek.:ÜVENDİRE



Sabanın kaldırdığı toprak.  :   KESEK



Sabır.:ÇIDAM



Sabit fikir,saplantı. : İDEFİKS



Sabit manevralarda ve gemileri bağlamada
kullanılan,üç veya dört kollu halat.:YOMA



Sabit ve süslü fener.:FANUS



Sabretmek.:ÇIDAMAK



Sabun otu,çevgen.:ÇÖVEN



Sac üstünde pişen yufkayı çevirmeye
yarayan yassı tahta aygıt : ATARAÇ



Sacda pişirilen bir tür uzun pide. :
LOŞ



Sacda pişirilmiş yuvarlak pide.  : 
BAZLAMA



Saç için değişik tonlarda boyama.:RÖFLE



Saç kepeği,baş konağı.: DONRA:DONAR



Saç kıvrımı.: LÜLE



Saç lülesi,zülüf.:BÜRÇÜK



Saç örgüsü. : BELİK



Saç tutturacağı.Saç tokası.  : 
FİRKETE



Saçın küçük tutamlar biçiminde değişik
renklerde boyanmış durumu.:MEÇ



Saçları ağarmaya başlamış orta yaşlı
erkek.:KIRANTA



Saçların tümünü yada bir bölümünü tepede
toplayarak yapılan yüksekçe topuz.:GUGURUK



Saçma atan av  tüfeği.:KAVAL



Saçma sapan söz.:YAVE



Saçma sapan,boş,anlamsız söz.:ZIRVA



Saçma,değersiz,önemsiz,uydurma.:PESTENKERANİ



Saçma,saçma söz,zevzeklik. : HERZE



Saçma. : ABSÜRD



Saçmalama. : HEZEYAN



Saçmalık derecesindeki sevilme
kuruntusu. : ERETOMANİ



Sadık köle.:KAMBER



Sadist.  :  ELEZER



Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa ile Rumeli
ve Anadolu ayanı arasında 1808’de imzalanan ve Osmanlı padişahının mutlak
egemenliğini sınırlayan sözleşme. SENEDİ İTTİFAK



Sadrazam kavuğu. : KALLAVİ



Sadrazamların veya devlet görevlilerinin
padişaha verdikleri armağan. : RİKABİYE



Sadrazamlık göreviyle yükümlü olmayan ve
Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin unvanı.:SERASKER



Saf yün,pamuk ve sentetik elyaf karışımı
bir tür sert kumaş.:DRA



Saf,tatlı su.:ZÜLAL



Safra.Karaciğerin salgıladığı acı su.
:  ÖD 



Safran, amber ve misk karıştırılarak
yapılan güzel koku. : ABİR



Safrana benzeyen,safran renginde.:ZAFERANİ



Safranbolu’da Zaman, Urartu’nun İki
Mevsimi, Kula’da Üç Gün gibi belgesel filmleriyle tanınmış yönetmenimiz.
: SÜHA ARIN



Safranla renk ve koku verilen bir çeşit
şekerli pirinç peltesi.:ZERDE



Sagu,ağıt.:MERSİYE



Sagu’da denilen ve kimi hurma
ağaçlarının özünden çıkarılan nişastalı bir maddeye verilen ad.:HİNT
İRMİĞİ 



Sağana benzer bir kuş. :   SALANGAN



Sağanak sırasında atmosfer elektriğinin
boşalmasındaki parlak ışık.:ŞİMŞEK



Sağduyu. : AKLISELİM



Sağılan ayvanların süt torbası. : EN 



Sağır ve dilsiz. : AHRAZ



Sağlam ve sert taş. : ÇİNKE



Sağlam,güçlü,kuvvetli anlamında bir
erkek adı.:BEKEN



Sağlam,kuvvetli.  :   EKİDE.:BERK



Sağlam,kuvvetli.:EKİDE



Sağlamlaştırılmış.: MÜSTAHKEM



Sağlamlaştırma. :   TAHKİM 
:TARSİN



Sağlamlaştırmak.:BERKİTMEK



Sağlık havuzu.:JAKUZİ



Sağlık servisince denetlenen bir gemiye
verilen karaya çıkma belgesi.:PRATİKA



Sağlık yurdu,hastane.:DARÜŞŞİFA



Sağlıklı beslenme saplantısı.:ORTOREKSİ



Sağu,ağıt. :MERSİYE



Sahabeler.:ASHAP



Sahan altlığı. : NİHALE



Sahibinin izni olmadan kullanılan bir
mal için,bu kullanma karşılığı verilmesi gereken tazminat.:ECRİMİSİL



Sahip çıkanlar,tutanlar. Hz Muhammed’in
meclisinde bulunan kimseler. : SAHABE



Sahip,malik, iye. : IS



Sahnede oynanmak için yazılmış oyun.:DRAM



Sahnelediği öncü oyunlarla Türk
tiyatrosunda önemli bir yeri olan tiyatro adamımız.(1934-1967).:ASAF
ÇİYİLTEPE



Sahte,düzmece. : CALİ



Saka kuşu. :KUTAN:KUBAN



Saka Türklerinin ünlü destanı,: ŞU



Sakağı da denilen ve özellikle atlarda
görülen ölümcül bir hayvan hastalığı. : RUAM



Sakağı hastalığına tutulmuş at.:MANKAFA



Sakal.  :  LİHYE



Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı
dar,altı geniş,deriden yapılmış kap,su kabı,matara.:KIRBA



Sakangur adıyla da bilinen kimi küçük
yapılı sürüngenlerin ortak adı.:GEKO



Sakarca da denilen ve yurdumuzun sulak
alanlarında yaşayan bir kuş.:KARAMEKE



Sakarya Irmağı üzerinde kurulu bir baraj
ve hidroelektrik santralı. : SARIYAR



Sakarya ilinin Akyazı ilçesinde bir
yayla.:ACELLE



Sakarya Meydan Savaşı’nda Başkumandanlık
Karargahı’nın kurulduğu, Ankara’nın Polatlı ilçesinde bir köy. : ELAGÖZ



Sakarya ovasının diğer adı. : AKOVA 



Sakarya’nın Akyazı ilçesinde bir
kaplıca.:KUZULUK



Sakat,kötürüm,hasta.:AHNIT



Sakat,malul.: SÖKEL



Sakırga.:KENE



Sakızla tatlandırılmış rakı. :
MASTİKA



Sakin deniz. :  BONAÇA



Sakinler,bir yerde oturanlar. :
SEKENE 



Saklamak için tuzlanmış veya iste
kurutulmuş domuz budu veya kolu. : JAMBON



Saklambaç oyunu.  :  EBEKAÇ



Saklanmış,korunan,saklı.
: MAHFUZ



Salah Birsel’in bir şiir kitabı.:VARDUMAN



Salam, sosis, sucuk gibi hazır
yiyeceklerin satıldığı dükkan. : ŞARKÜTERİ



Salamuraya yatırılmış yiyecekler için
kullanılan sözcük.  :   MARİNE



Salata olarak yenen bir
bitki. : KUZUKULAĞI



Salatası ve yemeği yapılan bir ot.:KOPURCUK



Saldırgan.:AGRESİF



Saldırgan.:MÜTECAVİZ



Salep bitkisi. :  ASILMIŞ AD



Salepgillerden otsu bir bitki.:OFRİS



Salepgillerden,bataklık yerlerde yetişen
bir bitki.: DANAKIRANOTU



Salgın hastalık. : EPİDEMİ



Salisilik asidin tuzu. :   SALİSİLAT



Salkım durumundaki mavi çiçekleri olan
bir bitki.  :   LOBELYA



Salkımsöğüt. Baklagillerden,sıcak
iklimlerde bir çok çeşitleri yetişen ve zamk,boya gibi maddelerinden
yararlanılan bir ağaç.Salkım ağacı. : AKASYA



Salvador’un uluslar arası kodu.:SLV



Salya. : RİK



Saman taşımak için arabalara konulan
ince dallardan örülmüş büyük sepet veya çit. : ÇİTEN



Saman ve çamur karışımı ilkel tuğla. 
:  KERPİÇ



Saman yığını.:  TINAZ 



Samanından ayrılmamış arpa, buğday
yığınları. :   NAMLI 



Samankapan.:KEHRİBAR



Samanla karışık tahıl. :  MALAMA



Samanlık,odunluk,hayvan yemi deposu veya
ahır.:MEREK



Samanyolu.Saman uğrusu. : KEHKEŞAN



Samaryumun simgesi. : SM



Sambaya benzer,Haiti kökenli bir dans.:MERENGE



Samit’de denilen ve sözsüz oynanan köy
seyirlik oyunlarının genel adı, dilsiz. :LAL



Samoa takımadaları devletinin para
birimi.:TALA



Samsun ilinde bir kaplıca.:HAMAMAYAĞI



Samsun’un Ladik ilçesinde bir kaplıca.
: HIRLAS



San Marino’nun plaka işareti. : RSM



Sanal. :  FARAZİ



Sanat eserlerinde insan ruhunun mahrem
ve gizli sırlarını içtenlikle anlatma eğilimi,içtenlik.:ENTİMİZM



Sanat, hüner. : EPİK



Sanatı temel değer sayan kimse.:ESTET



Sanayi atıkları deposu.:DEPONİ



Sanayi Nefise Mektebinin ilk
mezunlarından olup özellikle İstanbul’un çeşitli mekanlarını konu alan
tablolarıyla tanınmış ressamımız.(1868-1935).:OSMAN ASAF BORA



Sanayi ve tarımda kullanılan, istenilen
yere çekilebilen, patlamalı motor ya da buhar makinesi.:LOKOMOBİL



Sanayi, endüstri. :   URAN



Sanayi,ekonomi ve devlet yönetiminin
politikacılar değil,uzmanlar,teknisyenler ve uygulayımcılar tarafından
yönetilmesine dayanan sistem.:TEKNOKRASİ



Sanayide elektrik yalıtkanı,kalıplama ve
döküm malzemesi,yapıştırıcı,renkli ve pişirilmiş emaye kaplama malzemesi
gibi pek çok uygulama alanı olan yapay genel formaldehit reçinesi.:BAKALİT



Sanayide kullanılan kimi bitkilerin
(kahve,kakao,kauçuk gibi) geniş ölçüde yetiştirildiği işletme.:PLANTASYON



Sanayileşmemiş bir toplumda,bir kabile
içinde iki yada daha çok sayıda klanın birleşmesinden oluşan grup.:FRATRİ



Sanayileşmiş bir toplumda, bir kabile
içinde iki ya da daha çok sayıda klanın birleşmesinden oluşan grup. :
FRAKTAL



Sancağı, yelkeni veya sereni direkten
aşağı alma.Yelken indirme. : ARİYA.:ARYA



Sancak. :  LİVA



Sancı. : BURU 



Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek..:BOYNA:BOYANA



Sandalları asmaya yarayan ve gemilerin
bordalarında bulunan dikmelere verilen ad.:MATAFORA



Sandalye arkalıklarının duvarı
zedelememesi için duvar yüzüne,arkalık yüksekliğinde boydan boya
yerleştirilen ensiz ahşap,plastik parça.:SANDALYELİK



Sanı.:ZAN



Saniyede bir jüllük iş yapan motorun güç
birimi. : VAT



Sanma,zannetme.:ZEHAP



Sansargillerden,kürkü çok beğenilen bir
memeli türü,vizon.:MİNK



Sansargillerden,pis kokulu,memeli bir
hayvan.:PORSUK



Santim,gram,saniye sözcüklerinin
kısaltılmasından oluşan uluslar arası fizik birimleri sistemi.:CGS



Sap ve kökünde bol tanen bulunan çok
yıllık bir bitki.:KURTPENÇESİ



Sap yüklemede ve harman aktarmada
kullanılan tahta tarım aracı.:ANADUT



Sap,kök yada dallarda bulunan yedek
besin taşıyan şişkinlik.:YUMRU



Sapaklık, aykırılık. : ANOMALİ



Sapı siyah ve çatallı bir tür bıçak.:KARAKULAK



Sapı veya ortası omuza geçirilebilen tek
veya iki gözlü bir tür çanta.  :   HEYBE



Sapı,çiçek,yaprak ve başakları emerek
yada yiyerek ekin hastalığına yol açan,vücudu kalkana benzeyen zararlı bir
böcek. : KIMIL



Sapınç,sapkınlık,doğru yoldan ayrılmak.
: DALALET



Sapınç.:ABERASYON



Sapındaki liflerden halat,çuval gibi
kaba örgüler yapılan bir bitki.:KENEVİR



Saplantı,sabit fikir.:İDEFİKS



Saplantılı.:OBSESİF



Sapları ve yeşil çiçek tomurcukları
sebze olarak yenen bir bitki.:BROKKOLİ



Saplarından lif ile kağıt ve yakacak
hammaddesi,tohumlarından yağ ve dişi bitkilerin çiçekli veya meyveli dal
uçlarından esrar elde edilebilen,mahalli olarak bazı yörelerde kendir,hint
keneviri,çedene veya çetene olarak isimlendirilen bitkiler.:KENEVİR



Saplı tencere.:KAÇARULA



Sara hastalığı. : EPİLEPSİ :TUTARIK :
TUTARGA : YİLBİK



Sararmayı gidermek için beyaz
çamaşırların son suyuna karıştırılan mavi renkte bir toz boya.:ÇİVİT



Sararmış,solgun,sarı. :   ZERD 



Saray.:DARÜSSAADE



Saraylarda harem ve hazine dairelerinin
bulunduğu yer.  :  ENDERUN



Saraylarda hizmet gören hadım ağalarının
bir bölümüne verilen ad. : AKAĞA



Sardalye balığının küçüğü.:PAPALİNA



Sardunya adasının kuzeybatı kıyısında
İtalya’ya ait bir ada.:ASİNARA



Sarhoş olmak. :  ESRİMEK



Sarhoş,mest.:ESRİK



Sarhoşlar. : MESTAN 



Sarhoşluk.:SEKR



Sarı çiçekli,acı ve kokulu bir ot.:ANDIZOTU



Sarı çiçekli,keskin kokulu bir
bitki.(Turşulara lezzet ve koku vermek için kullanılır).:ÇÖRDÜK



Sarı humma virüsü.:AMARİL



Sarı kırmızı renkli ve uzun bir Çin
ipeklisi.:LOKTAY



Sarı renkli bir üzüm cinsi.  : 
EMİRALİ



Sarı renkte ve cam parlaklığında,doğal
demir ve magnezyum silikat. : ZEBERCET



Sarı taneli bir üzüm cinsi. :
TAHANNEBİ



Sarı tüylü kedi.:SARMAN



Sarı ve güzel kokulu çiçekleri olan bir
kır bitkisi.:MANTIVAR



Sarı.:ZERD



Sarıdan kızıl kahveye kadar değişik
renklerde,tuğla ve kiremitten çok daha düzgün,ince dokulu pişmiş
toprak(Kalıplı kornişler,vazolar,heykelcikler ve duvar blokları yapımında
kullanılır).:TERRAKOTTA



Sarık.:DESTAR



Sarıkların omuz üzerine dökülen ucu.:DALYASAN



sarımsağın antibiyotik etki gösteren
etkin maddelerinden biri. : ALİSİN



Sarımsaklı yoğurtla yapılan bir tür
meze. : HAYDARİ



Sarımsı pembe renk. : BERGAMODİ



Sarımsı yeşil renkli cam parıltılı
magnezyum ve demirli silikat. : OLİVİN .: PERİDOT



Sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir
tür beyaz ipek kumaş.:ABANİ



Sarımtırak renkte zehirli bir böcek :
ÇİYAN



Sarısabır da denilen bir süs bitkisi. 
:   AZVAY



Sarkıt,damla taş.:STALAKTİK



Sarkmak.AĞMAK



Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme.
: ANAVATA 



Sarma, kuşatma. : İHATA



Sarmal. : HELİSEL



Sarmaşık, tırmanıcı bitki.  :  AŞAK



Sarp bölgede kurulmuş Kafkas dağ
köyleri. :  AUL



Sarp geçit. :  AKABE



Sarp kayalık çıkıntı.:KORNİŞ



Sarp ve ormanlık sıra dağlar.:BALKAN



Sarp,dik.: YALMAN



Satıcının, mal sahibi adına sattığı
şeyden aldığı yüzdelik, satımlık. :  PEYİKE 



Satılmak üzere istiflenmiş kereste.:MERKANTİL



Satın alma.:MUBAYAA



Satır aralığı.:ESPAS



Satışa başlamak.:SİFTAH



Satranç oyununda piyade taşı. :
PAYTAK



Satranç oyununda vezir. : FERZ



Satrançta acemi oyuncuya karşı vezirsiz
oynamak.:FERZ ÇIKARTMAK



Satrançta bir değerlendirme ve klasman
sistemi.:ELO



Satürn’ün bir uydusu. : REA :
TETİS:   TİTAN 



Savaş gemilerinde temizlik işiyle
görevlendirilen er.:USKUPADOR



Savaş gemilerindeki asma yatak.:BRANDA



Savaş meydanı. : MAREKE



Savaş ve Barış, Waterloo, Vatanları İçin
Öldüler, Boris Godunov gibi filimleriyle uluslararası bir üne sahip olan ve
74 yaşında ölen Rus sinema yönetmeni. : SERGEY BONDARCUK



Savaş,mücadele.:NEBERD



Savaşçı,okçu. :   VAKKAS 



Savaşçıların başlarına giydikleri zırhlı
başlık. :TOLGA :MİĞFER



Savaşlarda giyilen zırh. :  ÇOKAL 



Savaşlarda üstünlük kazanan
kimse,bahadır.:BATUR



Savaşlarda,alaylarda at,deve veya araba
üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul.:KÖS



Savaşma,cenk,çekişme.:CİDAL



Savaşta kullanılan köpeklere verilen ad.
: SAMSUN : SANSUN : SEKSON



Savaşta ölen yeniçerilerin erkek
çocuklarına verilen ad. : NANHAR



Savaşta tutsak edilen veya satın alınan
ve sahibinin üzerinde tam bir kullanım hakkı bulunan kadın.:KARAVAŞ



Savcı.:MÜDDEİUMUMİ



Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin
yığını.:TINAZ



Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin.:TINAZ



Saydam suluboya katmanlarıyla yapılmış
resim.:AKVAREL



Saydam tabaka üzerine çekilen pozitif
fotoğraf. : SLAYT



Sayfa çevresine çekilen çizgi.: ZIH



Sayfa düzeni.:MİZANPAJ



Saygı ile ağırlama. : İZAZ



Saygıdeğer,saygın,sayın. : MUHTEREM



Saygın,güvenilir,sözü geçer,hatırı
sayılır. :MUTEBER



Sayı boncuğu,çörkü. : ABAKÜS



Sayı farkı. :   AVERAJ 



Sayı göstergesi.:SKORBORD



Sayılan,saygı duyulan,aziz.:MUAZZEZ



Sayılar,harfler ve semboller
kullanılarak açılan bir çeşit fal.:CİFİR



Sayılmış.  :   MADU



Sayım. Toplanma. :  TADAT



Sayısal. :   DİJİTAL



Sayma, sayılma. : AD



Saymaca . :  İTİBAR



Saymak,değer vermek anlamında yerel
sözcük.:UNAMAK



Saz takımında usul vurmaya yarayan tef.
: DAİRE



Saz ya da kamıştan örülmüş büyük sepet.
KAZEVİ



Saz ya da kamıştan yapılmış kulübe. :
HUĞ



Saz, kamış, hasır otu. :  KOFA  : 
KİLİZ 



Sazan balığı familyasından bir tatlı su
balığı.:AKKEFAL



Sazan familyasından vücudu yandan
basık,sarı pullu,eti tatsız,kılçıklı bir tatlı su balığına verilen ad.:ÇAPAK 



Sazan.:SARIBALIK



Sazana benzer bir tatlı su balığı.:
KARAKEÇİ



Sazdan yapılmış kulübe.:HUĞ



Sazı kurmaya yarayan burgu,kulak.:
KÖK



Sazın en ince ses veren teli.: ZİR



Sazın en kalın teli.:BAMTELİ



Sazlık, kamışlık. : KİLİZMAN:BİŞE



Sebepler. :ESBAB



Sebze bahçesi. : AVAR.:BOSTAN



Sebze.:ZERZEVAT



Secili nesirle yazılmış 32 kitapçıktan
oluşan bir Arap kahramanlık romanı.:SİRETİANTER



Seçegillerden,güzel sesli bir kuş.:İSKETE



Seçenek.:ALTERNATİF



Seçici kurul.: JÜRİ



Seçili nesnelerle yazılmış 32
kitapçıktan oluşan bir Arap kahramanlık romanı.:SİRETİANTER



Seçilmiş,seçkin.:MUSTAFA



Seçimin sonuçsuz kalması.:BALOTAJ



Seçki,güldeste.:ANTOLOJİ



Seçkin bir sanat yapıtının taklidi. :
PASTİŞ 



Seçkin.:MÜMTAZ



Seçme hakkı.:HAKKIHIYAR



Seçme iri odun kömürü. : ELLEME



Seçmeli yemek. : ALAKARD 



Seçmesiz yemek. :  TABLDOT 



Sedat SİMAVİ tarafından İstanbul’da
yayımlanan haftalık mizah dergisi. : DİKEN



Sedefotugillerden,çiçekleri beyaz
renkte,susama benzeyen tohumları acı olan,halk hekimliğinde kullanılan bir
bitki.:ÜZERLİK



Sedefotugillerden,güzel görüntülü ama
son derece kötü kokulu çiçekleri olan bir ağaç.:AYLANDIZ:OSURUKAĞACI



Sedir ağacı dumanı ile kurutulan,Suriye
kökenli Şark tipi bir tütün türü.:LAZKİYE



Sedir biçiminde kanepe.:OTOMAN



Sedir. :  DİVAN



Sekiz hecelik dizelerden oluşmuş bir
İspanyol şiir türü.: ROMANS



Sekiz sesten oluşan ses dizisi.:OKTAV



Sekizer hecelik dört dizeden oluşan Hint
edebiyatına özgü şiir türü. :   ŞLOKA 



Sekizinci ve on birinci yüzyıl arasında
Türkistan’da,Güneydoğu Avrupa ve Balkanlarda yaşamış bir kavim.:PEÇENEK



Selam anlamında Latince sözcük. : AVE



Selam ve dostluk için el ele tutuşma.:MUSAFAHA



Selam veya teşekkür için eğilerek veya
dizleri kırarak yapılan hareket. :   REVERANS 



Selçuk ilçesinin eski adı.:AYASULUK



Selçuklu devletinde başkomutana verilen
unvan.:SİPEHSALAR



Selçuklu lalası.:ATABEY



Selçuklu şehzadelerin eğitimiyle uğraşan
öğretmen,lala.:ATABEY.:ATABEK



Selenterelerden, toplu yada tek başına
yaşayabilen basit yapılı hayvan. : POLİP 



Selenterelerden,yassı bir diske
benzeyen,saydam,serbestçe yüzebilen deniz hayvanı,medüz.:DENİZANASI



Selin getirdiği kumlu toprak. : MİL



Selüloz türevlerinin üretilmesinde
kullanılan koloidal selüloz çözeltisi.:VİSKOZ



Selülozdan yapılan,parlak,bükümsüz
iplik.:FLOŞ



Selülozdan yapılmış ince,saydam,ambalaj
yapımında kullanılan tabaka. : SELOFAN



Selülozik örtü boyalarının eritilmesinde
ve inceltilmesinde kullanılan sıvı. : ANON



Selülozun bir türevi.:KİTİN



Sema eden derviş.:SEMAZEN



Semazenlerin giysisi. :   TENNURE 



Semer veya eyer bağlamakta kullanılan
yassı kemer.:KOLAN



Semer,oturmalık. : EYER



Semirtme.:BESİ



Semizotu,pirinç,yoğurt ve tarhun otuyla
hazırlanan çorba kıvamında bir sulu yemek.:PİRPİRİM AŞI



Senaryo özeti.:TRETMAN



Senegal’in başkenti.:DAKAR



Senet. :  BELGİT



Senfonik şiirde küçük melodi parçası.
: LAYTMOTİF



Sentetik bir kumaş. : PERLON 



Sentetik kübizmin öncülüğünü  yapan ve
1887-1927  yılları arasında yaşayan ünlü İspanyol ressam. :JUAN GRİS



Sentetik polyester lifleri veya ipliği.:TERGAL



Sepet örmede kullanılan yumuşak ağaç
çubuk.:ZON



Sepetçi söğüdü.:SORKUN



Sepicilikte ve hekimlikte kullanılan 
tadı buruk bir madde. TANEN



Sepilenerek boyanmış ve cilalanmış deri.
Özellikle ciltçilikte kullanılan bitkisel sepileme görmüş keçi derisi.:
SAHTİYAN



Sepilenmiş koyun derisi.: MEŞİN 



Seramik çamurunun süzülüp
renklendirilmiş sıvı hali.:ANGOB



Serap.:ILGIM:AL:PUSARIK



Serap.:PUSARIK



Serbest bırakılmış cariyeler , veya
köleler, azatlılar. :   UTEKA 



Serbest biçimdeki geleneksel Türk
güreşi.: KARAKUCAK



Serbest düzenin yaratıcılarından olan 
sembolist Fransız şairi. : LAMORGUE (1860-1887)



Serbest meslek adamlarını içinde
toplayan resmi birlik. : ODA



Serbest vuruş.:FRİKİK



Serçe’nin küçük bir türü. : ÇİMÇEK



Serçeden biraz büyük, boz renkli ve
boynu kırmızılı bir kuş.:DARICAN



Serçegillerden bir kuş.:AĞAÇKAKAN



Serçegillerden küçük bir kuş.:BECET



Serçegillerden,güzel bir kuş türü
:SİNEKKUŞU



Sergi.:MEŞHER



Sersem,ahmak,alık.:SEME



Sert ağaçtan masif yada kaplamalı
yüzeyleri perdahlamaya yarayan çelik kazıma aleti.:SİSTİRE



Sert ağaçtan masif yada kaplamalı
yüzeyleri perdahlamaya yarayan çelikten yapılmış kazıma aleti.:SİSTİRE



Sert bir metal.  :   KORİNDON



Sert buğdaydan elde edilen,taneleri
iri,glutence zengin un.:İRMİK



Sert kabuklu, iri ve uzunca taneli bir
üzüm cinsi.  :   KEÇİMEMESİ



Sert ve fazla kızarmayan bir domates.
: KAVATA



Sert ve sarı renkli bir buğday cinsi.:KUNDURU



Sert ve siyah renkli tahta. : ABANOZ



Sert, kaba. : ANİF



Sert, katı. : BERK



Sert,gücendirici,kırıcı.:DÜRÜŞT



Sert,kaba.:ANİF



Sertlik,kabalık,kırıcılık.:HUŞUNET



Serto,dorak gibi adlar da verilen bir
cins tulum peyniri.:TOMAS



Serumda meydana gelen antikor.:AGLÜTİNİN



Servet.:NEVA



Servi ağacı.: ANDIZ



Servigillerden,dipten dallanan bir süs
bitkisi.: MAZI



Seryum elementinin simgesi. :   CE



Seryum filizlerinde bulunan,gri renkli
bir element.:İTRİYUM



Ses birimi.:FONEM



Ses gürlüğü birimi. : SON



Ses şiddetini gösteren birimin onda
biri.:DESİBEL



Ses tellerinden ses çıkmaması durumu.:AFONİ



Ses yada çalgı ile ilgili bir
kompozisyona girişi sağlayan yazılı yada doğaçtan olan müzik parçası.:PRELÜT



Ses yitimi:. AFONİ



Ses,ahenk,nağme.:NEVA



Ses,dalga,vb.’nin birim zamandaki
titreşim sayısı,sıklık.:FREKANS



Ses,haber,bilgi.:SELEN: SEDA 



Sesi kalınlaşmasın diye çocukken iğdiş
edilmiş şarkıcılara verilen ad. : KASİRATO:KASTRATO



Sesin yada sözün yumuşak,ince,tatlı yada
yavaş olması.:REHAMET



Sesin yükselip alçalması; ton. :
TİTREM



Seslerin  aralarında  hiç  kesinti 
olmadan  birbirini  izlemeleri  gerektiğini  belirten  müzik terimi. :
LEGATO



Seslerin gittikçe en yüksek bir noktaya
doğru kuvvetleneceğini anlatan müzik terimi.:KREŞENDO



Sessiz sinemanın üç büyük komedyeninden
biri olan “Gülmeyen Adam” Buster Keaton’un Avrupa’da yaygın olarak bilinen
adı. : MALEK



Sessiz,huzurlu ,dingin..:ASUDE



Sessiz,sakin.:ASUDE



Sessiz,susan,konuşmayan.:SAMİT



Sevap : ECİR



Sevecen,şefkatli.:MÜŞFİK



Seven,sevgi besleyen,dost.:MUHİP



Sevgi,dostluk.:VEDAT



Sevgide aldatma. : İHANET



Sevgili,yar. :  EMRE



Sevgilinin dudağı. :  LAL



Sevgilinin saçı.: ZÜLÜF



Sevgilisi Theseus’un Girit Labirentinden
çıkabilmesi için ona ipliği veren Girit kralı Minos’un kızı.:ARİADNE



Sevgiliye kavuşma. : VUSAL



Sevilen müzik yapıtlarından seçilmiş 
bölümlerin sıralanmasıyla oluşan müzik parçası. : POTPURİ



Sevilen,rağbet gören.:MERGUP



Sevinç, şenlik. : MESERRET.:TARAB



Sevinçli,keyifli.:ŞADAN



Sevinçli,sevinmiş.:MESRUR:   ŞAD 



Sevindirici haber, müjde. : MUŞTU



Seyelan. : AKI



Seyhan ırmağının en uzun ve en önemli
kolu. : ZAMANTI



Seyir   işaretlerini    taşımaya,  
bir    geçidi   bir   tehlikeyi   belirtmeye   yarayan   yüzer   cisim.:ŞAMANDIRA 



Seyrek dokunmuş delikli bir kumaş. :
ETAMİN



Seyrek dokunmuş,astarlık ince bez.:
SALAŞPUR



Seyrek dokunmuş,ince,sert bir kumaş.:ORGANTİN



Seyrek taneli bir üzüm cinsi. :  
YAPINCAK



Seyrek ve eğreti dikiş.: TEYEL : 
İLİNTİ



Seyrek ve parlak altın sarısı renginde
büyük taneli bir üzüm cinsi.:HAFIZALİ



Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit
üzüm. :  DİMYAT



Seyrekçe örülmüş büyük torba.:ÇUVAL



Seyrüsefer.:TRAFİK



Seyyar ızgara. :  BARBEKÜ



Seyyar satıcı.:ÇERÇİ



Seyyar soba. : SALAMANDRA 



Sezar’ın selamlama şekli. :   AVE 



Sezyum’un simgesi.:CS



Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılığı
kükürtle arttırılmış kauçuk.  :  EBONİT



Sıcak bölge ormanlarında yetişen bir tür
sarmaşık.:LİYAN



Sıcak bölge ormanlarında yetişen ve
sarmaşık gibi ağaçlara tırmanan bir bitki. : LİYAN



Sıcak bölgelerde yaşayan bir cins
çaylak. : KOCABAŞ



Sıcak bölgelerde yetişen çok sert bir
ağaç.: TİK



Sıcak bölgelerde yetişen kalın gövdeli
bir ağaç.:BAOBAP



Sıcak bölgelerde yetişen ve lifleri
tekstilde kullanılan bir ağaççık.:URENA



Sıcak bölgelerde yetişen ve meyvesinden
şerbet yapılan bir ağaç. : DEMİRHİNDİ



Sıcak bölgelerde yetişen ve portakala
benzer meyveleri olan bir ağaç.:KUMKUVAT



Sıcak bölgelerde yetişen yağlı bir ağaç.:BAN



Sıcak bölgelerde yetişen,kabuğu
hekimlikte kullanılan bir ağaç,somak. :SUMAK:SOMAK



Sıcak iklimlerde yetişen bir  bitki.
İlaç olarak kullanılan bir baharat. : KAKULE



Sıcak parçanın ansızın su içine
daldırılmasıyla elde edilen çatlak cam. : KRAKELE



Sıcak rüzgarın etkisiyle cılız kalmış
ekin,bostan yada meyveler için kullanılan sözcük.:HAŞLAK



Sıcak ülkelerde yetişen bodur bir ağaç
ve bu ağacın yara tedavisinde kullanılan reçinesi.:ANZAROT



Sıcak ülkelerde yetişen,dini törenlerde
yakılan ve yanarken güzel koku veren,odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç.:ÖD
AĞACI



Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan bir
balık. :  İSPAROZ



Sıcak ve ılık denizlerin kıyı
bölgelerinde yaşayan kemikli bir balık türü.:SARIKUYRUK



Sıcak yenilen bir çeşit peynirli tel
kadayıf.  :   KÜNEFE



Sıcak, nemli  iklimlerde  oluşan, demir 
oksit  ve  alüminyum  bakımından  zengin  bir  cins toprak.:LATERİT



Sıcak,kızgın,yakıcı.:HAR



Sıcakta biçim verilmeye
elverişli,soğukta oldukça sert olan,kalıplandıktan sonra biçim değiştirmeyen
yapı malzemesi.:TERMOPLAST



Sıçanotu,zırnık. : ARSENİK



Sıfat-fiil.:ORTAÇ



Sığ deniz. : NERİTİK



Sığ sularda ağır yükleri taşımak için
kullanılan altı düz tekne. : ŞAT



Sığ sulardaki çalılıkların dibinde
yaşayan küçük balık.:ANABAS



Sığınak,barınak.:MELCE



Sığınak.:MELAZ



Sığır çobanı.:HODAK



Sığır sürüsü. : NAHIR



Sığır sürüsünün otlamaya gitmeden önce
toplandığı yer.:GEZEKLİK



Sığır tüccarı,kasaplık hayvan
tüccarı.Koyun,keçi,sığır gibi kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse..
: CELEP



Sığır vebası.  :  ÇOR



Sığır vebası. : MALKIRAN



Sığır veya davar otlatan küçük yaştaki
hizmetkar.:HODAK



Sığır yavrusu.:BUZAĞI



Sığır,öküz anlamında sözcük. :  BAKAR



Sığırcık. : LALESAR



Sığırın ağzından akan salya.:MEMEŞ



Sığırın öd kesesinden çıkan ve sarılığı
iyi ettiğine inanılan taş. :   HARAZA 



Sığırtmaç, sığır çobanı. :  BAKKAR 



Sığla yağı’da denilen ve günlük
ağacından elde edilen balsam.:TIGALA



Sıhhi tesisatta iki boruyu döndürmeden
birbirine bağlanmasını sağlayan bağlantı parçası.:RAKOR



Sıhhi,sağlığa yararlı. : HİJYENİK



Sık çalı.:ÇIKRA



Sık dokunmuş bir tür ince yünlü yada
pamuklu kumaş. : GABARDİN



Sık dokunmuş yünlü bir kumaş türü.:ÇUHA



Sık dokunmuş,parlak,ince,yumuşak bir tür
kumaş.:MUSLİN



Sık gözlü ağ.: TOR



Sık orman. : KAPUZ



Sık sık hastalanan,sağlıksız kimse.:
NANEMOLLA



Sık ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm.:ACIKARA



Sıkı dokunmuş bir tür, ağır pamuklu
kumaş. : DİMİ



Sıkı düzen,disiplin.:ZAPTURAPT



Sıkı kapanan bir fermuar türü.:ZİP



Sıkılıp suyu alınan üzüm ve başka
meyvelerin posası. : CİBRE



Sıkılmış üzümün cibresinden yapılan sert
bir Fransız içkisi.  :   MARK



Sıkıntı verici,bunaltıcı.:MUKASSİ



Sıkıntı, dert.  :  GAİLE:BUN:KASVET



Sıkıntı,çarpıntı.:HAFAKAN



Sıkıntı,üzüntü.:KOYUNTU.:MİHNET



Sıkıp suyunu çıkarma.:TASİR



Sıkışık.:DARAÇ



Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılan
mukavva yada tahta.  : FİBER



Sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan
tahta. : SUNTA



Sıkıştırma aleti,pres.:CENDERE



Sıkma,sıkarak bağlama.: ŞET



Sınıfta bırakma. : İPKA



Sınır boyu.  :  SERHAT.:UÇ



Sınır geçme izni. :   PASAVAN 



Sınır nişanı.:URA



Sınır,uç. : HAD



Sınırdan geçiş belgesi. : LESEPASE



Sınırları haritalarla belli edilmiş
arazi parçası.:PARSEL



Sır saklamayan.:BEYHAN



Sır saklayan,ağzı sıkı.:KETUM



Sır,gizli tutulan şey.:RAZ



Sır.:GİZEM



Sıra,nöbet.:KEŞİK



Sıralaç. :  KLASÖR



Sıraları geriye veya kenarlara doğru
yükselen tiyatro salonu.:AMFİTEATR



Sıralayan. :   RATİB 



Sırası gelince kullanılmak için saklanan
yemeklik şeyler, zahire. :AŞLIK



Sırbistan parası (kısa).:RSD



Sırbistan’a özgü bir halk dansı.:KOLO


 


Sırbistan’ın internet kodu.:RS



Sırçadan yapılmış büyük bira bardağı.
:ŞOP



Sırf buğday yolmakta çalıştırılan tarım
işçisi. :   ABERECİ 



Sırlar. :   SERAİR 



Sırma veya gümüş işlemeli  bir tür
ipekli kumaş. : BROKAR



Sırma yada sırma taklidi telle işlenmiş
bir tür kumaş.:ISTUFA



Sırmalı pamuk ipliği.:KILAPTAN



Sırmayla işlenmiş,sırmalı.:ZERKAR



Sırplara özgü erik rakısı. : SLİVOVİÇ



Sırsız porselen veya seramik.:BİSKÜVİ



Sırsız seramik.Sarıdan kızıl kahveye
kadar değişik renklerde tuğla ve kiremitten çok daha düzgün, ince dokulu
pişmiş toprak. :    TERRAKOTTA 



Sırt yüzgeci uzun ve geniş küçük bir
balık.:HOROZBİNA



Sırta alınan,kolsuz manto veya kısa
ceket.:KAP



Sırtı sarı,karnı mavimsi yeşil renkte
bir kuş.:ARIKUŞU



Sırtında büyük dikenleri olan bir balık.:VATOZ



Sırtlan. : ANDIK



Sırtta taşınan yük.:ŞELEK



Sıska. :  ARIK



Sıtma tedavisinde kullanılan bir ilaç.:ATEBRİN



Sıtma. : MALARYA



Sıvı ölçer.:AREOMETRE



Sıvı yağlara, verniklere ve yağlı
boyalara az miktarda katıldığında kuruma özelliğini artıran madde.:SİKATİF



Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek
taneciklere ayırarak püskürten araç.:BRÜLÖR



Sıvıları ölçmede kullanılan,bir
desimetreküp hacminde ölçü birimi.:LİTRE



Sıvıları,solukla içine çekip kaptan kaba
aktarmaya yarayan cam boru.:PİPET



Sıvılaştırılmış petrol gazı anlamında
kullanılan kısaltma.:LPG



Sıvılaştırılmış petrol gazı.:LPG



Sıvının sertlik derecesi.:PH



Sızlatan,ağrı veren.:VECİ



Sibirya Ren geyiği./Amerika Ren geyiği. 
:  KARİBU



Sibirya’da yaşayan bir halk.:SAMOYED



Sibirya’daki sık ormanlara verilen ad.
: TAYGA



Sibirya’nın Kuzey Buz Denizi kıyısındaki
steplerde yaşayan göçebe bir halk. : SAMOYETLER



Sicilya kökenli Newyork mafyasına
verilen ad. :  COSANOSTRA 



Sicilya’nın , içine alkol katılarak
yapılan tatlı şarabı. : MARSALA



Sida adlı bitkiden elde edilen ve
dokumacılıkta kullanılan lif. : KADYA



Sigara artığı.  :   İZMARİT



Sigara içilecek yer.:FÜMÜAR



Sigara makinesinde,içine kıyılmış tütün
doldurularak sarılmış uzun ve şerit halinde sigara.:MAKARON



Sigorta için verilen ücret. : PRİM



Sigortada yapılan değişiklikleri
gösteren ve poliçeye eklenen belge.:ZEYİLNAME



Sih dininin kurucusu. : NANAK



Sihirli,büyülü.:FÜSUN



Sihizm’de kişinin bu dünyada
yaptıklarının öteki alemdeki hayatına tesir edeceğine inancını anlatan
terim.:KARMA



Sihlerin Hindistan’da kurmak istedikleri
bağımsız devletin adı. : HALİSTAN



Sihlerin kutsal kitap olarak
belledikleri peygamber öğretilerine verilen ad,/ Hindu üstadına verilen ad. 
: GURU



Siirt  yöresine özgü, nohutlu ya da
kıymalı ıspanak yemeği. : PİRTİKE



Siirt ilinde bir kaplıca.:LİF



Siirt ve Diyarbakır yörelerinde
düzenlenen “cigor” şenliği sırasında yapılması gelenekselleşmiş olan bumbar
dolmasına verilen ad. :   ZİMBİLOK 



Siirt ve Diyarbakır yörelerinde Şubat
ayında yapılan bahar şenliği.:CİGOR



Siirt ve Şırnak yöresinde el
tezgahlarında dokunan bir tür kumaşa ve bu kumaştan yapılan iki parçalı
erkek giysisine verilen ad.:ŞALŞEPİK



Siirt yöresine özgü bir halk oyunu.:KARAKIŞTANİ



Siirt yöresine özgü bir tür hamur
tatlısı.:İMÇERKET



Siirt yöresine özgü, kurut
da denilen kurutulmuş yoğurt.  :  KEŞK



Siirt yöresine özgü, et, bulgur ve
sarımsakla hazırlanan bir tür köfte. : KİTELFUM



Siirt yöresine özgü, tandırda pişirilen
bir tür ekmek. : GÜBAYE



Siirt yöresine özgü,kıyma ve bulgurla
yapılan bir yemek.:IR



Siirt yöresine özgü,üzüm şırasının
kaynatılmasıyla elde edilen bir tatlı.:ENİP



Siirt yöresine özgü,yağ içinde
kızartılarak yapılan cevizli bir hamur tatlısı.:RAYOŞUMEKETİP



Siirt’in Pervari ilçesinde bir yayla.:ÇEMİKARİ



Silah dışındaki savaş gereçleri,donatı.:TEÇHİZAT



Silah olarak kullanılan ağır topuz.:GÜRZ



Silah,kılıç vs şeylerde tutulacak yer.:KABZA



Silah,zırh gibi savaş aracı.:PUSAT



Silah.:CEBE



Silahlı kuvvetlerde çalışan meslekten
subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler.:MUVAZZAF



Silahlı. : MÜSELLAH



Silifke ilçesinde antik bir kent.
:URA



Silifke ilçesindeki Göksu deltasında bir
çok kuş türünü barındıran lagün.:PARADENİZ



Silindir.:ÜSTÜVANE



Silindirik alet mili.Demir çubuk. :
BARA



Silindirlenmiş kırma taşlarla
oluşturulan karayolu katmanı.:MAKADAM



Silis grubundan değerli bir mineral.
: OPAL



Silisyum ve kalayla benzerlikler
gösteren bir element. : GERMANYUM



Simetri  : BAKIŞIM



Simge,sembol. :   TİMSAL  :   REMİZ
:  REMZ



Simsar;menkul kıymet alım satımı ile
uğraşan aracı.:BROKER



Simsarın eş anlamlısı. : KURTİTE



Simyacıların kurşuna verdikleri ad.:
AABAMA



Sina yarımadasının ortasında yer alan
çöl.:TİH



Sinan Bey gibi özellikle portre ressamı
olarak tanınmış, XVI.yüzyıl Türk minyatürcüsü. : NİGARİ



Sincap. : ÇEKELEZ



Sindirimi kolay,sağlığa uygun.:HENİ



Sinek. : CİBİN 



Sinema Eserleri Sahipleri Meslek
Birliği’nin kısa yazılışı.:SESAM



Sinema filmlerinin çekimi sırasında
kullanılan ve üzerinde çeşitli bilgiler bulunan tahta.:KLAKET



Sinema filmlerinin kültür, eğitim
amacıyla korunduğu, saklandığı yer. :   SİNEMATEK 



Sinema ve tiyatroda teknik ustalıkla
yapılan gösteri.: TRÜK



Sinemacılıkta kamerayla geniş bir
mekanın  taranmasına verilen ad. : PAN



Sinemada dekorun kurulduğu yer.:PLATO



Sinemalarda bir sonraki filmi tanıtmak
için örnek olarak gösterilen kısa süreli tanıtım filmi.:FRAGMAN



Sinir ağrısı. : NEVRALJİ



Sinir argınlığı. :NEVRASTENİ



Sinir cerrahisinde, beynin bir lobu
içindeki sinir tellerini kesme ameliyatı. : LOBOTOMİ



Sinir hastalıkları uzmanı.:NÖROLOG



Sinir hücresi. : NERON



Sinir sistemini , duyu  organlarını 
oluşturan ve embriyonun dış yüzünü örten tabakaya verilen ad.:EKTODERM



Sinir sistemini inceleyen ve tedavisi
ile uğraşan tıp dalı.:NÖROLOJİ



Sinir uyarmalarını sinir hücresinden
ileriye uzatmaya yarayan,sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve
uzun olanı.:AKSON



Sinirsel hiçbir bozukluğu olmadığı halde
bazı kişilerin sıkıntı verici bir kaygı sonucu ayakta duramaması ya da
durmakta güçlük çekmesi. : STAZOFOBİ



Sinop ilinde doğal güzelliğiyle tanınmış
bir koy.:HAMSİLOS



Sinop’ta,zengin bir kuş yapısına sahip
olan ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan orman bölgesi.:SARIKUM



Sinop’un bir ilçesi.:AYANCIK:GERZE:TÜRKELİ:ERFELEK:BOYABAT



Sinop’un bir ilçesi.:DİKMEN:
SARAYDÜZÜ



Sinop’un Erfelek ilçesinde,birbirine
yakın 28 şelalenin ortak adı.:TATLICA



Siper,hendek.:OR:  KAZAMAT



Siperli bir fener türü.
: MAPA



Siperliği olmayan yumuşak bir başlık
türü.:BERE



Sipersiz bir başlık türü. : KALPAK



Sipersiz şapka. : KEP



Sir Alexander Fleming tarafından 1928’de
bulunan,metabolizma ürünlerinden elde edilen antibiyotik.:PENİSİLİN



Sirke, pekmez gibi sulu yiyeceklerin
üzerinde oluşan köpük. : BAR



Sirkeli bal şerbeti.:SİRKENGEBİN



Sisten aşırı derecede korkma.:HOMİKLOFOBİ



Site şefi.Bir ürün sitesinin bakımı ve
sunucunun iyi işlemesi,yeni ürün belgelerinin hazırlanması gibi
yükümlülükleri olan uzman.:WEBMASTER



Sivas ilinde bir göl.:LOTA



Sivas ilinde bir göl.:TÖDÜRGE



Sivas ilinde ortaya çıkarılan en büyük
Hitit kenti.:SARİSSA



Sivas yöresinde yaygın halay türü bir
halk oyunu.: AŞİRET



Sivas’ın Divriği ilçesinde bir kaplıca.:ERİKLİ



Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde bir yayla.:EĞRİÇİMEN



Sivas’ın Şarkışla ilçesinde bir kaplıca.
:ALAMAN



Sivil toplum örgütü anlamında yabancı
kısaltma.:NGO



Sivilce. : AKNE



Sivri tepeli külah.:KALENSÖVE



Sivrisineğe benzer bir böcek.:ÜVEZ



Sivrisineğe benzer çok küçük bir sinek
türü.:KUMUÇ



Sivrisinek veya başka böceklerden
korunmak için yatağın üstüne ve yanlarına gerilen,çadır biçiminde tül.:CİBİNLİK:NAMUSİYE



Siyah kan damarı,toplardamar.:VERİT



Siyah yada gri renkte bir yanardağ
kütlesi.:ANDEZİT



Siyaha boyanmış Sibirya tilkisi kürküne
verilen ad. :   SİTKA 



Siyaha yakın koyu yeşil.  :   NEFTİ



Siyasal erkin birkaç kişilik bir kümenin
elinde bulunduğu yönetim.:OLİGARŞİ



Siyasal hakların yalnız varlıklı sınıfa
tanındığı toplum düzeni.:TİMOKRASİ



Siyasal inancını gizleyen kimse. :
KRİPTO



Siyasi otoritenin genellikle miras yolu
ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim,tek erklik.:MONARŞİ



Siyek.:ÜRETRA



Skandiyum’un simgesi.:SC



Slan mitolojisinde savaş tanrısı. :
REDİGAST



Slav alfabesi.:KİRİL



Slayt. : DİA: DİAPOZİTİF



Slovakya’nın plaka işareti.:SK



Slovenya’nın plaka işareti. : SLO



Sofra.:MAİDE



Sofrada kullanılan sahan altlığı. :
NİHALE



Sofralık bir üzüm cinsi.:İLKEREN.:KÜNEFİ



Sofralık bir zeytin cinsi.:USLU



Soğan ve benzeri katmerli şeylerin iç
kısmı.:CÜCÜK



Soğan, domates, maydanoz ve salçayla
yapılan bir tür salata. : BOSTANA



Soğanlı bir süs bitkisi ve
bu bitkiden elde edilerek bazı yiyecek ve içeceklere tat,koku ve sarı renk
vermekte kullanılan toz. :SAFRAN



Soğanlı bir süs bitkisi.:AMARİLİS



Soğanlı et yemeği. :   YAHNİ 



Soğanlı güzel bir bitki.:NERİNE



Soğanlı kıyma ya da pastırma üstüne
yumurta kırılarak yapılan yemek. : MIHLAMA



Soğanlı,sarımsaklı,şaraplı veya sirkeli
bir et yemeği. : PAPAZ YAHNİSİ



Soğuğun etkisiyle yada bir bükülme
sonucunda bel bölgesinde birdenbire beliren ağrı.:LUMBAGO



Soğuk denizlerde yaşayan bir fok türü.:
OTARİ



Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme kat
sayısına sahip olan,suya ve yağa dayanıklı,yavaş aşınan bir madde.:BALATA



Soğuktan donmak.:BUYMAK



Soğuktan ileri gelen bir çeşit hastalık.
: KRİYOPATİ



Soğurma,emme. : MAS



Soğutma özelliği olan,soğutucu.:FRİGORİFİK



Soğutulmuş olarak sunulmak üzere içinde
buzla kokteyl malzemelerin çalkalandığı çift çeperli kapalı maşrapa.:SHAKER



Sohbet eden,arkadaşlık eden kimse.:MUSAHİP



Sohbet toplantıları düzenleyen ve
yöneten kişiye bazı yörelerde verilen ad.:YAREN



Sohbet,muhabbet,içki meclisi.:BEZM



Sokakta bulunan sahipsiz eşya. :  
LUKATA



Sokması büyük acı veren,iri,esmer
zehirli örümcek.:KARADUL



Sokulgan.:CİVELEK



Solak. :   YESARİ 



Soluk borusu. : TRAKE



Soluk borusunun akciğerlere giden  iki
kolundan her biri ve bunların dalları.:BRONŞ



Soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü,
kısa kulaklı, postundan kürk yapılan memeli bir hayvana verilen ad. :
KARSAK



Soluk tıkanımı: ASFİKSİ.



Solunumun az ya da çok süreli olarak
durması. : APNE



Somali’nin plaka işareti.:SO



Somun ile sıkıştırılacak parça arasına
yerleştirilen,hafif bombeli ortası delik parça.:RONDELA



Somurtkan.:ABUS



Somut,müşahhas.:KONKRE



Somut. :MÜŞAHHAS



Somyaya benzer bir jimnastik aracı ve bu
araç üzerinde zıplayarak yapılan spor.:TRAMBOLİN



Son buzul çağı başlangıcında Avrupa ve
Ortadoğu’da yaşayan ve bugünkü insanın uzun bir evrim sonucu ortaya
çıktığını kanıtlayan  ilk insan fosiline verilen ad. : NEANDERTAL



Son derece stilize bir üslupla
oynanan,şarkılı ve danslı,geleneksel Japon halk tiyatrosu.:KABUKİ



Son derece yoğun bir kütle çekimine
sahip olan ve bu nedenle çekim alanına giren hiçbir şeyi hatta ışığı bile
bırakmayan varsayımsal gök cismi.:KARADELİK



Son dönem Osmanlı ordusunda,askerlik
görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er.:REDİF



Son yıllarda ülkemizde de yetiştirilen
bir yağ bitkisi.:KOLZA:KANOLA



Son,işin sonu.:ENCAM



Sonatları, süitleri ve düzenlemelerinin
yanı sıra “Dördüncü Murat” ve “Karyağdı Hatun” adlı operalarıyla da tanınmış
bestecimiz. : OKAN DEMİRİŞ



Sonatların,senfonilerin,konçertoların
finali olarak kullanılan müzik biçimi.:RONDO



Sonbahar.:BAĞBOZUMU



Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.:GAZEL



Sonda.  :   KATETER



Sonradan çıkan adet.:BİDAT



Sonradan elde edinilmiş,sonradan
kazanılmış.:KESBİ



Sonradan görme.:BULDUMCUK



Sonradan ortaya çıkan.:ARIZ



Sonradan,sonraları anlamında bir
belirteç.:BİLAHARE



Sonsuz, ölümsüz, ebedi.: BENGÜ.:CAVİDAN



Sonsuz,ölümsüz.:CAVİDAN



Sonsuz,sınırsız hayal. : FANTEZİ



Sonsuz,ucu bucağı olmayan.:
NAMÜTENAHİ



Sonsuz.  :  HALİT



Sonsuza kadar. : İLANİHAYE



Sonsuzluk. :  EBET



Sonuca bağlanmamış,sürüncemede
kalmış,asılı.:MUALLAK



Sonucu bakımından çok önemli olmayan
yanlışlık. :   SEHİV 



Sonucu önceden düşünüp önlem alan. :
DURENDİŞ



Sonunda yumuşayıp açılarak yara halini
alan enfeksiyon kökenli, yumru biçiminde deri kabartısı.:GOM



Soprano ile kontralto arasında kadın
sesi ve sesi böyle olan sanatçı.:MEZZOSOPRANO



Soprano sesi bozulmasın diye gençliğinde
hadım edilen erkek şarkıcılara verilen ad.:SOPRANİST



Sorgu hakimi.MÜSTANTİK



Sorguç.: TUĞ



Soruşturma.: TAHKİK



Sosyal. :   İÇTİMAİ



Sosyete yaşamına ilişkin şeyler için
kullanılan bir sözcük.:MONDEN



Sosyolojide bir kabilenin bölündüğü iki
yada daha çok parçadan her biri.:ANAR



Sovyet edebiyat eleştirmeni Mihail
Mihailoviç Bahtin’in takma adı. : VOLOŞİNOV 



Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri
Birliği’nin ilk yıllarında uygulanan Yeni Ekonomi Politikasını simgeleyen
harfler.:NEP



Sovyetler Birliği döneminde para yerine
kullanılmak üzere 1921 ve 1922’de kabul edilen emek hesap birimi. :  
TRUD 



Sovyetler Birliğinde 1917 Devrimine
karşı çıkmayan,ama devrimi propaganda yoluyla etkin biçimde desteklemeyen
yazarlar için kullanılan sözcük.:POPUTÇİK



Sovyetlerde Gulag kamplarındaki
tutuklulara verilen ad. :   ZEK 



Soy ağacı.: ŞECERE



Soykırım,katliam.  :   JENOSİT



Soylu Arap atı.  :  KÜHEYLAN



Soylu kimse.:TARHAN



Soylu,soyu temiz.:NECİP



Soylu. :KERİM



Soylular,aristokrasi.:ZADEGAN:  KİRAM



Soyluluk, ululuk. :   KEREM:.HASEP 



Soymuk doku, soymuk borusu. : FLOEM



Soyoluş.:FİLOGENEZ



Soysuz,dejenere. : YOZ



Soytarı.  :  KAŞMER



Soyu karışmış Avrupalı.:LEVANTEN



Soyu tükenmiş bir kuş. :  DODO



Soyulmadan yenen yemişlerin ince kabuğu
veya soyulan yemişlerde kabuk altındaki zar.:NERİ



Soyunda şair yokken,hiçbir eğitim
görmeden kendi kendine şair olan kimse.:NABİGA



Soyut bir şeyin,bir kavramın sembolü
olan varlık veya eşya.: AMBLEM



Soyut dışa vurumcu yapıtlarıyla
tanınan,1923-1995 yılları arasında yaşayan ressamımız.:NEJATDEVRİM



Soyut dışavurumculuk akımının en önemli
adlarından biri olup boyayı tuvale damlatarak, akıtarak ya da savurarak
yapılan “damlatma resmi” geliştirmiş ünlü ABD’li ressam.:JACKSONPOLLOCK



Soyut, mücerret. : ABSTRE 



Soyutçuluk.: ABSTRAKSİYONİZM



Söğüt bülbülü de denilen ötücü bir kuş.:ÇIVGIN



Sömürge döneminin kalıntısı olan yarı
feodal sistemin altında ezilen kızılderili yığınların davasını savunmak
amacıyla 1920’li yıllara doğru Latin Amerika’da özellikle And ülkelerinde
ortaya çıkan siyasal-toplumsal hareket. : İNDİGENİSMO



Sömürge. :  KOLONİ : MÜSTEMLEKE



Sömürgeci. : KOLONYALİST



Söndürme., borcu ödeme. : İTFA



Sönmemiş kireç.: KİLS



Sövgü. : ŞETİM



Söylenmek,homurdanmak,isteksiz iş
görmek.:SOKRANMAK



Söylenti. :   TEVATÜR 



Söyletme,sorgu.:İSTİNTAK



Söyleyen.:KAİL



Söyleyiş özelliği. :   ŞİVE 



Söz arasında,sırası
gelmişken,antrparantez.:İSTİTRAT



Söz bozukluğu.:ASİLABİ



Söz dinleyen,yumuşak başlı : ESLEK.



Söz dizimi. : NAHV : NAHİV



Söz geçirirlik,saygınlık.:FORS



Söz götürüp getiren,arabozan.
:MÜZEVİR



Söz karışıklığı.:PARAFAZİ



Söz yitimi. : AFAZİ



Söz, konuşma. : HANEK



Söz, sohbet anlamında yerel bir sözcük.
: ŞOR



Söz, sözleşme.  :  KAVİL



Söz.  :   KELAM



Sözcü. : RAPORTÖR   



Sözcüğün görevini belirtmek yada sözcük
türetmek için kullanılan biçim verici ses.:EK



Sözcük oyunları ve çeşitli imalar
içeren,otuz hecelik Japon şiiri. : KYOKA



Sözcüklerin hem biçimsel hem anlamsal
tarihini ele alan dilbilim dalı.:ETİMOLOJİ



Sözcüklerin tarihsel ve yapısal yönden
incelenmesini konu alan bilim. : LEKSİKOLOJİ



Sözçatar. :   STAND-UP 



Sözle,bakışla,telkin yoluyla sağlanan
bir tür uyku.:İPNOTİZMA



Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkı olarak
söylenen müzikli tiyatro eseri.:OPERA



Sözlü dilde,anlam ayrımı
oluşturan yakın ses birimlerini,dil yapısı bakımından inceleyen dilbilim
kolu,sesbilim. : FONOLOJİ



Sözlük. : KAMUS



Sözlükbilimci.:LEKSİKOLOG



Sözsel anlatım bozukluğu. : AKATAFAZİ



Sözsüz oynanan köy seyirlik oyunlarına
verilen genel ad.:LAL



Sözsüz oyun biçiminde oynanan bir dram
türü.:MİMODRAM



Sözü boş yere uzatma.:ITNAP



Sözü dinlenmez.:ZIRTABOZ



Sözü geçen,etkili olan.:NAFİZ



Sözü kolay anlaşılmaz, karışık ve
kapanık duruma getirme. : TALİD



Sözünde durmaz,dönek ,aldatıcı.
:ALLAK



Spor yapmak için tornada çekilmiş kısa
ve bir ucu kalın sopa.:LOBUT



Sri Lanka’nın internet harfleri.:LK



Sri Lanka’nın uluslar arası kodu.:LKA



Sri Lanka’nın yönetsel başkenti.:COLOMBO



SSCB’de 1985’de Gorbaçov tarafından
başlatılan, ekonomik açıdan yeniden yapılanma politikasına verilen ad. :
PERESTROİKA



Statik.:DURUK



Statü. :  TÜZÜK



Sterlin’in yüzde biri değerinde para
birimi.:PENİ



Steteskop kaşifi Fransız hekim.:RENE
THEOPHİLE LAENNEC



Stoacılık. :   REVAKIYE 



Stronsiyum’un simgesi.:SR



Su  kıyılarında  yaşayan, sırtı  mavi 
ve  yeşil, karnı  pas  rengi  bir  kuş. / İskele kuşuna verilen ad.
YALIÇAPKINI 



Su akan musluksuz boru.:LÜLE



Su altında kalan ya da  gevşek
zeminlerde temel atmayı sağlayan metal ya da betonarme kasa.:KESON



Su bahçesi. : AKUALAND 



Su baldıranı da denilen bir bitki.:SU
REZENESİ



Su birikmiş çukur. : AZMAK



Su borusu,künk.:BORYA



Su buharı gücüyle çalışan gemi.:
VAPUR



Su buharı.:BUĞU



Su buharının hareket ettirici gücünü
göstermeye yarayan cihaz.:EOLİPİL



Su çekme.:NAZİP



Su çulluğu.:BEKASİN



Su değirmenlerinde suyun yüksekten
dökülmesini sağlayan oluk.:OBAN



Su deposu. :  SARNIÇ 



Su dolabı. : NAURE



Su düzeyindeki sıra kayalar.:RESİF



Su geçirmeyen kumaştan yapılmış reglan
pardesü. : GABARDİN



Su geçirmez kauçuklu yağmurluk.:GAMSELE



Su geçirmez, kukuletalı kısa ceket.
:   ANORAK 



Su kabağından yada ağaçtan oyulmuş
maşrapa. :   SUSAK 



Su kabarcığı.  :   HABBE



Su kıyılarında setler kuran, kürkü
değerli bir hayvan.  :  KUNDUZ



Su kıyılarında veya taşların altında
yaşayan kınkanatlı böcek.:AGONUM



Su kıyılarında yaşayan çok iri bir kuş.:PELİKAN



Su kıyılarında yetişen ve kökü
hekimlikte kullanılan otsu bir bitki.:EĞİR



Su kızağı. :  JETSKİ



Su korkusu. HİDROFOBİ



Su koymaya yarayan kulplu ve emzikli
kap.:İBRİK



Su samurundan elde edilen post. :
LUTR



Su tavuğu. :  KALİNİS 



Su testisi.:KÜZE



Su ve kara yosunlarının kökü andıran
tutunma organı.:EMEÇ



Su ve sulu şeyler koymaya yarayan
kulplu,emzikli kap.: İBRİK



Su yolu  : AKAÇ



Su yolu,ark. : HARK



Su yosunları. : ÜŞNİYE



Su yosunu. :ALG



Su yüzündeki sıra kayalar.:RESİF



Subaylar.: ZABİTAN



Suç ve cezayla ilgili.:KRİMİNAL



Suç ve suçluluğu inceleyen bilim.:KRİMİNOLOJİ



Suç.:CÜRÜM



Suçlama.:TÖHMET



Suçüstü.:CÜRMÜMEŞHUT



Suda büyük derinliklere dalabilen
insanlı bağımsız araç.:BATİSKAF



Suda giyilen başlık. :  BONE



Suda haşlandıktan sonra erimiş tereyağı
gezdirilerek sunulan beyaz peynirli bir ravyoli türü.:VARENİKİ



Suda sivrilerek yükselen kaya.:HADİYE



Suda yaşayan,sevilen,beyaz eti için
avlanan,iri bir böcek.  :  ISTAKOZ



Suda yüzdürülerek çekilen veya herhangi
bir yere asılan cismin sağa sola   çarpmasını önleyen donanım. : ACEVELE



Sulak çayırlarda yetişen şapkası kalın
ve etli,yenen bir mantar çeşidi.:KUZUGÖBEĞİ



Sulak tarla.:BÜK



Sulak yer.:ÖZ



Sulak yerlerde yetişen,yaprakları salata
olarak kullanılan bir bitki.:KUZUKULAĞI



Sulamaya ve yangın söndürmeye yarayan
araç.  :   AROZÖZ



Sulara gömüldüğüne inanılan efsanevi
kıta.:ATLANTİS



Sularda bulunan,ancak mikroskopla
görülebilen ,yüzen hayvan ve bitkiler topluluğu.:PLANKTON



Sularda yaşayan canlıların hayatını
inceleyen bilim dalı.:HİDROBİYOLOJİ



Suların rahat akmasını sağlamak için
köprülerin ayağında yapılan profilli bölüm.:ARKAMAHMUZ



Sularını bir denize veya göle gönderen
bölge.  :   MAİLE



Sularını bir denize yada göle gönderen
bölge.:AKLAN



Sulavesi Adalarında yaşayan ve zamanının
çoğunu göl ve ırmaklarda su içinde geçiren düz boyunlu cüce manda. :
ANOA 



Sulfata,sıtma ilacı. :  KİNİN



Sultan Abdülaziz’in ve devlet
adamlarının giydiği fes. : AZİZİYE



Sultan Abdülhamit zamanında 1839’da
Gülhane Hattı Hümayunu adıyla anılan bir fermanla ilan edilen yönetimi
iyileştirme tasarısı ve bu iyileştirmenin yapıldığı dönem.:TANZİMAT



Sultan güvercini de denilen bir güvercin
cinsi.:HÜNKARİ



Sultanahmet Camisinin yazılarını
yazan,ayrıca bir pirinç tanesi üzerine ihlas suresini işlemesiyle de tanınan
hattat.:KASIM GUBARİ



Sulu darı hamurunun ekşitilmesiyle
yapılan bir içecek.:BOZA



Sulu,cıvık hamur.:BULAMAÇ



Suluboya resmi. : AKVAREL



Sumo güreşinde en yüksek derece.:YOKOZUNA



Sumo güreşinde,yokozuna’dan sonra en
önemli ikinci derece.:OZEKİ



Sunak. : ALTAR



Sundurma.:REVAK



Sunumun birkaç satıcı tarafından
yapıldığı ve bu az sayıdaki satıcının birbirlerinin üretim kararlarından
etkilendiği piyasa türü.:OLİGOPOL



Surinam’ın  plakası.:  SME 



Surinam’ın başkenti.:PARAMARİBO



Suriye kıyısında oturmuş Sami kökenli
antik halk.:FENİKELİLER



Suriye Plakası. :STL



Suriye,Filistin,Mezopotamya ve Irak Arap
edebiyatında kullanılan bir rubai. :  ATABE



Suriye’de oturan Samilerin büyük
tanrıçasının yaygın adı.:İŞTAR



Suriye’nin kıyı şeridinde ünlü bir antik
kent. : UGARİT



Suriye’nin plakası. :   SYR 



Susama benzer bitki. :   ÜZERLİK 



Susamın ezilmesiyle elde edilen yağlı
besin.:TAHİN



Susan,suskun.:SAMUT



Susma,sessizlik.:SAMT



Suşi gibi çiğ balıkla yapılan bir Japon
yemeği.: SAŞİMİ



Suudi Arabistan,İran,Umman,Katar ve
Yemen’de kullanılan para birimi.:RİYAL



Suudi Arabistan’da yaşayan birçok Arap
kabilesinin ortak adı. : MAZİN



Suudi Arabistan’ın güneyinde bir yönetim
bölgesi.:ASİR



Suudi Arabistan’ın para birimi. :
RİYAL



Suudi Arabistan’ın plaka işareti.:SA



Suya batma,batırma,boğulma.:GARK



Suyla karışabilen pigmentlerle yapılan
resim.:TEMPERA



Suyu alınmış her türlü yiyecek
maddesinin artığı.:POSA



Suyu alınmış meyve artığı. :  KÜSPE 



Suyu emme,ıslanma anlamında eski sözcük.:NAK



Suyu sabun gibi köpürten,kir temizleyici
olarak ya da tahin helvası yapımında kullanılan otsu bir bitki.:ÇÖVEN



Suyun  buz  tutması  ile  kaynaması 
arası  seksen  eşit  parçaya  bölünerek  elde  edilen  sıcak ölçer.:REOMÜR 



Suyun arklara paylaştırıldığı yer. :
ANAVUL



Sülük yapıştırma.  :   İLAK



Sülük. : ALAK   



Sülüngillerden soyu azalmış bir kuş
türü.:TURAÇ



Sümer mitolojisinde aşk ve savaş
tanrıçası.:İNANNA



Sümer mitolojisinde ay tanrısı.:NANNAR



Sümer toprak tanrısı.:EA.
ENKİ



Sümerlerde gök tanrısı.:ANU



Sümerlerde güneş tanrısı.:UTU



Sümerlerde sağlık tanrıçası.  :   BO



Sümüksü doku.:MUKOZA



Sünger taşı.: PONZA



Süngerlerde suyun çıkış deliği.:OSKULUM



Süngü  gibi , tüfeğin  namlusu  ucuna 
takılan  yada  bel  kayışına  asılı  olarak  taşınan  bir  çeşit bıçak.
:KASATURA



Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya
yarayan  kısa,düz ve ensiz bir kılıç türü.:MEÇ



Sünnet etme. :   HİTAN



Sünnet olan çocuğun elini kolunu tutan
ve çocuk üzerinde  babaya yakın bir hak taşıyan kimse.:KİRVE



Süpürge otu, funda. :  ERİKA.:PÜREN



Süpürge sapı. : TARA



Süpürge.:CARU



Sürat korkusu.:TAKOFOBİ



Süratli,en çabuk.  :   ESRA



Sürdürme, devam ettirme. : İDAME



Süre ölçer. : KRONOMETRE



Süreç. :  VETİRE



Sürekli bir mıknatısın manyetik alanıyla
indüklenen elektrik üreteci. : MANYETO



Sürekli olarak aç kalma.:DÖNGEL ORUCU



Sürekli su akan boru.  :   MASLAK



Sürekli yer değiştiren,göç etmekten
hoşlanan.:GÖÇERİ



Sürekli, iyice yerleşmiş. : PAYİDAR



Sürekli,sonsuz.:DAİM



Süreyya da denilen ve yedi yıldızdan
oluşan takımyıldız.:ÜLKER



Süreyya” da denilen, Hayat Ağacı gibi
romanları sinemaya da aktarılan ünlü İngiliz yazar. : A. J. CRONİN



Sürgen doku.:MERİSTEM



Sürgün.  :  LİNET



Sürme,devam etme.:TEMADİ



Sürme,sürüp gitme,uzama.:TEMADİ



Sürme.: RASTIK



Sürmene ilçesine özgü bir cins peynir.
: AHO



Sürtme ağlarında yanlarda bulunan
takviye ipleri. : KATAKULA



Sürtme yoluyla kağıt yada bir başka
düzgün yüzey üzerine aktarılan grafik karakteri.:LETRASET



Sürükleyerek götürme.:CER



Sürüldüğü yüzeylere parlaklık ve
kayganlık veren bir cila türü.:VERNİK



Sürüldükten sonra nadasa bırakılan
tarla. : HERK



Sürülmemiş sert toprak.  :   BAİRE



Sürülmemiş tarla. : KELE



Sürülmemiş tarla. Bakımsız bağ, bahçe.  
:  KELEME



Sürülmemiş tarla.:GEN



Sürülmemiş, ot bürümüş toprak. :
MALAZ



Sürüncemede kalmış,asılı. : MUALLAK



Sürüngen hayvanların genel adı.  :  
KELER



Sürünün önünde giderek ona kılavuzluk
eden koç yada teke. : KÖSEMEN



Sürünün sıcakta dinlendiği gölgelik. 
:  EĞLEK



Süryani takvimine göre sekizinci ay.
İYAR



Süs bitkisi olarak yetiştirilen,odunsu
gövdeli ve sivri yapraklı bir ağaççık.:YUKA



Süs eşyası yapımında kullanılan ve bir
yere sürtüldüğünde hafif cisimleri kendisine çeken fosilleşmiş reçine.:KEHRİBAR



Süs için yapılmış giysi kıvrımı.:PLİ



Süs iğnesi. :   BROŞ 



Süs lalesi.:BÜRÇÜK



Süs olarak kullanılan ziynet, altın
taklidi sarı tenekeden pul. :   PENES 



Süs taşı olarak kullanılan mor renkte
bir tür kuvars.:AMETİST



Süs,ziynet. :  BEZEK:PİRAYE 



Süsen bitkisinin,Cezayir’de yiyecek
olarak kullanılan soğanına verilen ad.:ZETUT



Süsleme motifi olarak kullanılan insan
büstü ya da hayvan bedeninin ön kısmı. : PROTOME



Süsleme, tezyin. :  DONATA



Süsleme,bezeme.:TEZHİP



Süslemecilikte kullanılan çok
parlak,yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK



Süslemede kullanılan esnek bir kağıt
türü. : KREPON



Süslemek,bezemek,nakış yapmak.
:NAKŞETMEK



Süsleri olan kumaş. :  FİSTO 



Süslü çardak. : KAMERİYE



Süslü erkek deve.:TÜLÜ



Süslü taş mezar. : LAHİT



Süslü,ayaklı fener.:FANUS



Süslü,güzel.:ZİBA



Süsüne düşkün kadın.:KOKET



Süsüne düşkün yaşlı kadın.:KOKONA



Süt  katılan  meyanenin  muhallebi 
kıvamına  gelinceye  dek  pişirilmesiyle  elde  edilen beyaz sos. :
BEŞAMEL



Süt emmekte olan insan veya hayvan
yavrusu. : EMLİK



Süt kardeş. :  RADİ



Süt kardeşi anlamında yerel bir sözcük.:
EMİŞİK



Süt mamulleri imalathanesi.
MANDIRA



Süt renginde ve süt kıvamında  olan sıvı
ilaç. : EMÜLSİYON



Süt şekeri. :   LAKTOZ



Süt veya yoğurt çalkalamaya yarar küçük
yayık. : ATIK



Sütle yapılan bir tatlı. : KAYMAÇİNA



Sütleğengiller familyasından,kışın
çiçeklenen bir süs bitkisi,noel yıldızı,ponsetya.:ATATÜRKÇİÇEĞİ



Sütleğengillerden,tohumlarından yağ elde
edilen bir bitki.:KENEOTU



Sütte bulunan protein.  :  KAZEİN



Sütteki şeker.:LAKTOZ



Sütten elde edilen yemeklik yağ. :
SADEYAĞ



Sütten kesilmemiş sığır yavrusu.:BUZAĞI



Sütun görevi yapan erkek heykeli.:ATLANT



Süvari kolu.:CERİDE



Süzgeç, kevgir,filtre. : AYIRT :
İLİSTİR
.:SÜZEK



Süzülmüş et veya tavuk suyu. :
KONSOME