A B C Ç D E F G H I i J K L
M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z


Ş


Şafak vakti sevgililerin birbirinden
ayrılışını konu alan eski bir Fransız şarkı türü.:ALBA



Şah İsmail’in şiirlerinde kullandığı
mahlas.:HATAYİ



Şahıslar,kişiler.:EŞHAS



Şair bahşişi.:CAİZE



Şair Özdemir Asaf’ın soyadı.:ARUN



Şairler.:ŞUARA



Şaka,alay.:HORATA



Şakaklardan sarkan saç lülesi. :
ZÜLÜF 



Şakaklardan sarkan saç. : PÜRÇEK



Şal taklidi kumaşlara verilen ad.:ŞALAKİ



Şalgama benzeyen bir bitki.:ALABAŞ



Şalvarı ŞALTAK Osmanlı,Eyeri
KALTAK
Osmanlı,Eken de yok biçen de yok,Yiyende ORTAK
Osmanlı.(Mani).



Şalvarın üstüne giyilen ve önde iki uzun
parçası olan giysi. : ÜÇETEK



Şaman. :KAM



Şamanist Türklerde kutsal sayılan
dağın,ırmağın,pınarın,ağacın sahibi olduğuna inanılan ruhlara verilen ad.:İZİ



Şamanizm’in din adamlarına verilen ad.:KAM



Şamdan. : ÇIRAKMAN 



Şampiyon.Kahraman.Güçlü kimse. : BÖKE



Şan,şeref,asalet.:NEBAHAT



Şanlıurfa yöresine özgü,dürüm gibi
sarılmış yufka arasına ceviz doldurularak yapılan bir tür hamur tatlısı :
ŞILLIK



Şanlıurfa’da dünyanın en eski tapınma
merkezlerinden biri olan ünlü höyük.:GÖBEKLİTEPE



Şanlıurfa’nın bilinen en eski adı.:EDESSA



Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde antik bir
yerleşim merkezi. : NEVALİÇORİ



Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, kayak
merkezi olan bir dağ. : KARACADAĞ



Şapka.: KAPELA



Şapkasının altında ışınsı
levhacıklar,sapının üst kısmında bir yaka ve dip kısmında bir etek bulunan
mantar.:AMANİTA: AMARİTA



Şapşal palyaço.:İBİŞ



Şarabı tadarak kalitesini belirleyen
kimse. : DEGÜSTATÖR



Şarabın dinlendirilmesi,mayalanması ve
saklanması için kullanılan genellikle ağaçtan yapılmış büyük kap.:KÜV



Şarap fıçısı.:FOTA



Şarap mahzeni.:KAV



Şarap rengi. :   ŞARABİ 



Şarap sürahisi.:KARAF



Şarap tadıcısı.:DEGÜSTATÖR



Şarap tortusu.:KIRIMTARTAR



Şarap üretiminde kullanılan yerli bir
üzüm cinsi.  :   KARASAKIZ



Şarap.: ÇAKIR  : BADE



Şarapları inceleyen bilim dalı.
ÖNOLOJİ:ENOLOJİ



Şaraplık bir üzüm cinsi.(Ünlü Fransız
şarabı Beaujolais bundan yapılır).:GAMAY



Şarbon. :  KARAYANIK



Şarkı demeti.: POTPURİ



Şarkı söyleme.:TEGANNİ



Şarkı söyleyen kimse,şarkıcı.:MUGANNİ



Şarkı türünde ve piyano için
hazırlanmış,genellikle kıtalar biçiminde beste. : ROMANS



Şarkı,türkü,köçekçe gibi küçük güfteli
bestelerde,güftenin iki kıtası arasına,başına,sonuna da gelebilen,sözsüz
çalınan parça.:ARANAĞME



Şarkıcı.:HANENDE



Şarkılı kilise duası için bestelenmiş
müzik parçası./Katolik kiliselerinde Hz İsa’nın çarmıha gerilmesini anmak
için yapılan tören. : MİSSA



Şarkının sert bir biçimde vurgulandığı
disko müzik üslubu.:RAP



Şarkıyı güzelleştirmek amacıyla yapılan
süslemelere ve bu süslemeleri icra edebilen sanatçıya verilen ad.:KOLORATUR



Şarlatan,yalancı,hileci.: KALTABAN



Şartlar, içinde bulunulan koşullar.
:  ŞERAİT 



Şaşkın,beceriksiz.:ANDAVAL



Şaşma. : TAACCÜP



Şatafat.:CAFCAF



Şebnem, çiy. : JALE



Şef garson.:METRDOTEL



Şeftali,kayısı gibi meyvelerin
çekirdeklerinin sert kabuğu.:KUKUÇ



Şeftalili,kremalı bir çeşit dondurma.:PEŞMELBA



Şehir merkezinin dışında sade,basit
kurulmuş konaklama tesisi.:OBERJ



Şehir topluluğunun dışında yaşayan bir
topluluğun yerleştiği yer.:GETTO



Şehir. :  ŞAR 



Şehirde veya kasabada dış mahalle.:VAROŞ



Şehirle ilgili.: BELEDİ



Şehirlerarası yolların iki tarafında
yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan
çakıl veya toprak yol.: BANKET



Şehre yakın çevre.:BANLİYÖ



Şehrin içinde ıssız yolda ölümle
korkutarak yapılan soygunculuk.:KARMANYOLA



Şehvet.: BAH



Şehzadenin hükümdar olarak tahta
çıkması.:CÜLÜS



Şeker hastalarının şeker yerine
kullandığı,maden kömürü katranından elde edilen beyaz bir toz.:SAKARİN



Şeker kamışı veya şeker pancarından elde
edilen bir tür şeker.: SAKAROZ



Şeker kamışı. : NAL



Şeker kamışından elde edilen sert bir
içki.:KALİTEA



Şeker kamışından şeker yapılırken elde
edilen öz suyun,melas ve artıkların mayalandırılarak kurutulmasıyla elde
edilen alkollü sert içki. :ROM


 


Şeker karıştırılarak pişirilmiş meyve
ezmesi.:MARMELAT



Şeker üretiminde,billurlaşan şeker
alındıktan sonra kalan şekerli posa.:MELAS



Şeker ve nişasta ile yapılan bir tür
tatlı. :   REŞİDİYE 



Şekerci boyası. :  AMERİKAN ÜZÜMÜ 



Şekeri çok bir tür yer elması.:BADAT



Şekerin ısıtılmasıyla elde edilen,kimi
tatlılara koku ve tat vermekte kullanılan bir madde.:KARAMEL



Şekerin yakılmasıyla yapılan şekerleme.:KARAMELA



Şekersiz bisküvi. :
KRAKER



Şekersiz kahve..:YALIN



Şekil, biçim bilgisi. :  MORFOLOJİ 



Şellak da denilen ve cilacılıkta
kullanılan hayvansal kökenli reçine. : GOMALAK



Şemsiye, güneşlik. : GÜNCEK



Şen dul operetiyle ünlü Macar besteci.:FRANZ
LEHAR



Şen,neşeli.:ŞAKRAK



Şenlendirme.:TENŞİT



Şerefli kimse. : AGAR



Şeriat gereği, nikahta erkeğin kadına
verdiği mal yada para. : MİHR   



Şerit halinde bezemeli çevre süsü.:FİSTO



Şerit perde. : JALUZİ



Şevketibostan’da denilen ve yaprakları
sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.:AKKIZOTU



Şeyh Abdülkadir Geylani tarafından on
birinci yüzyılda kurulan bir tarikat.:KADİRİLİK



Şeyh Bedrettin’in Tanrı,evren ve insan
hakkındaki görüşlerini içeren ünlü yapıtı.:VARİDAT



Şeyh Muhammed Bahaüddin Nakşibend’in
kurduğu,gizli ibadete dayanan bir tarikat.:NAKŞİBENDİLİK



Şeyhi’nin özenti içindeki bir eşeği konu
alan ünlü mesnevisi.:HARNAME



Şeyhler.:MEŞAYİH



Şeytan Çelmesi, Buruk Ezgi, Bildirim
gibi oyunları dilimize de çevrilmiş, 29 Aralık 1989’da cumhurbaşkanı
seçilmiş Çek oyun yazarı ve devlet adamı. : VACLAV HAVEL



Şeytan korkusu.:SATANOFOBİ



Şeytani,ifritçe niyet,kötü düşünce.:AFARET



Şık, lüks ve gösterişli, bir törene, bir
davete uygun giyim tarzı. Fantezi ve öğleden sonra giyilebilecek kadın
giysisi biçimi. : ABİYE



Şırnak ilinde bir kaplıca.:BESTEMEREMİ



Şırnak’a özgü beyzbola benzeyen bir
spor.:GOHŞEKİ



Şiddetle saldırı.:SAVLET



Şiddetli acı ve sıkıntı.:EZİNÇ



Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa
sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük. : AKUT



Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini
gösteren,çok bulaşıcı,salgın ve öldürücü bir hastalık.:KOLERA



Şiddetli karın ağrısı.:BURU



Şiddetli omuz,sırt ağrısı.:KULUNÇ



Şiddetli saldırı.:SAVLET



Şiddetli yağmur. : BORAN



Şiddetli.:ŞEDİT



Şifalı sularda yada çamurla tedaviyi
amaçlayan kuruluşlara verilen ad.:SPA



Şifalı sulardan yararlanma etkinliği.:TERMALİZM



Şii mezhebinde belli başlı dinsel
liderlere verilen şeref unvanı. : AYETULLAH



Şii Mezhebinin bir kolu ve bu koldan
olanların inancı.
: RAFIZİLİK



Şiir kitapları rastgele açılarak bakılan
eski bir falcılık.:TEFEÜL



Şiir üzerine düşüncelerin ve teorilerin
bütünü.:POETİKA



Şiir,koşuk. : MANZUME



Şiir. :   YIR:POEM 



Şiirde aynı sesin sık sık yinelenmesiyle
elde edilen ahenge verilen ad. : ALİTERASYON



Şiirde bir uyaktan sonra yinelenen aynı
anlamdaki sözcük yada eklere verilen ad.:REDİF



Şiirde iki ya da daha çok dizeden oluşan
birim. : KITA



Şiirde,bir uyaktan sonra yinelenen aynı
anlamdaki sözcük ve eklere verilen ad.:REDİF



Şiirleri şeriata aykırı görüldüğü için
derisi yüzülerek öldürülen ünlü tasavvuf şairi. : NESİMİ



Şikayet eden. : MÜTEŞEKKİ



Şili plakası.: RCH



Şili,Arjantin ve Peru’ya özgü bir halk
dansı.:MARİNERE



Şili’nin başkenti.:SANTİAGO



Şilte yüzü ya da gömlek yapımında
kullanılan pamuklu bir kumaş.:DİRİL



Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye
yarayan yaylı kerevet.:SOMYA



Şimşek.  :   BALKIR



Şinto dininde tapınma konusuna verilen
ad.:KAMİ



Şinto dininde,ibadet edenlerce tanrısal
varlığa söylenen sözler,dua.:NORİTO



Şişe kapağı.:KAPSÜL



Şişe sarılarak korda kızartılan,kekikli
kuzu bağırsağı.:KOKOREÇ



Şişkin,gösterişe meraklı.:OFLAZ



Şişman, semiz. :   SEMEN 



Şişmanca, kısa boylu, yapılı.
TIKNAZ 



Şişmanlamak ve kilo almaktan korkma
biçiminde ortaya çıkan aşırı iştahsızlık.:ANOREKSİ



Şom ağızlı, kara haberci. : NAİ



Şubat sonlarında,sırayla havaya,suya ve
toprağa düşerek oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.:CEMRE



Şuşi gibi çiğ balıkla yapılan bir Japon
yemeği. : ŞAŞİMİ



Şüphe,kuruntu.: VESVESE



Şüphe.: ŞEK



Şüpheli, kuşkulu. : MEŞKUK



Şüphesiz,elbette anlamında bir sözcük.:LACEREM